BAŞYAPITLARIN GİZEMLİ DÜNYASI (Madeleine HOURS)


Bir tabloya baktığınızda ne görürsünüz? Renkler, figürler, çizgiler… Peki  resmin görünmeyen yüzü ya da arka planında neler olabilir diye hiç düşündünüz mü?


Bugünkü kitabımız Madeleine Hours’a ait “Başyapıtların Gizemli Dünyası”. Özellikle yağlıboya tabloların ardındaki sırları, yapım aşamalarını, restorasyon çalışmalarını aktarıyor bizlere.  

Yazar Madeleine Hours, Louvre Müzesi baş konservatörü olarak görev yapmış. Fransa Müzeleri Araştırma Laboratuvarının da eski müdürü. Birçok eser yayımlayan Hours 1965’te “Başyapıtların Gizemli Dünyası” adlı bu kitabıyla Nadar ödülünü almış. Bu ödül, Fransa’da eski ve yeni eserlerin fotoğraflanması dalında verilmekte.
Çevirmen Kaya Özsezgin ise Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü mezunu. 1989’da Sanat Kurumu Sanat Yazarı ödülünü, 1995’te 7. İstanbul Sanat Fuarı Sanat Eleştirmeni ödülünü alan Sezgin 1996’da profesör olmuş.



“Kimi zaman birbirine dönüşen özellikler taşıyor olsalar da, sanat ile bilim arasında, birinin alabildiğine özgür, yapısal bir kimlik taşıması, ötekinin ise değişmez olguları ve doğruları bulup saptaması nedeniyle karşıtlıklar bulunduğu su götürmez. Ama bu türden karşıtlıklar, bilimi sanatın hizmetinde kullanmakta engel yaratmamıştır. (Çevirmenin Önsözü)”

                                               * * * * *

“Giderek artıyor bu yakınlaşma. Bilimin asık çehresi, sanat ona yakınlaştıkça yumuşuyor; sanatın zaten güleç olan çehresi ise, bilimsel verilerden yararlandıkça biraz daha aydınlanıyor. (Çevirmenin Önsözü)”

                                               * * * * *

“Sahte yapıtların ‘teşhis’inde, konunun uzmanlarını bile yanıltacak incelikli manevraların saptanması için de, bilimin katkısı kaçınılmaz bir zorunluluk olarak kendini gösteriyor. Boyanın kimyasal yapısında yer alan pigmentlerin analizi ve böylece tablonun yaşının saptanması, sanatçının belirlenmesi, fiziksel (optik) yöntemlerin yanı sıra, ışınlar yoluyla maddeye nüfuz edilmesini gerektirici yöntemlerin kullanılmasını kaçınılmaz hale getirdikçe, bu katkı daha da belirginleşiyor, bilimin, net sonuçlara götüren ve ‘teşhis’i olanaklı duruma sokan payı biraz daha öne çıkmış oluyordu. (Çevirmenin Önsözü)”

                                               * * * * *

“Günümüzde teknik olanakların açtığı yol üzerinde, resim sanatının ürünlerine ilişkin bir açınsama doğrultusunda saptadığımız aşamaları dile getirmeye çalıştık bu kitabımızda. ‘Başyapıtların Gizleri’ başlığını taşıyan birinci bölüm, aynı başlık altında, 1962’den 1964’e kadar, André Malraux’nun önerileri doğrultusunda, televizyon programı olarak hazırlanan görüşmenin kaleme alınmış metnidir. (önsöz)”

Kitap, önsöz bölümlerinin dışında iki ana bölümden oluşuyor. “Kısım 1: Başyapıtların Gizleri” beş bölüme ayrılmış. Bu beş bölüm de “İncir ya da Ihlamur Ağacı”, “Bilimsel Hekimlik”, “Tuvallerde Bozulma”, “Sahte İmzalar” gibi alt başlıklara ayrılmış.
“Kısım 2:Araştırmalarımız Hakkında Teknik Bilgi” diğer ana başlık. Ayrıca “X Işınlar Üzerine Notlar” ve bir de “Kaynakça” yer almakta.

                                               * * * * *

“Bilgiden yoksun sevgi, kör bir tutkudur. Sanat yapıtlarını sevmek, onları iyi tanımakla orantılıdır.”

                                               * * * * *

“Bütün varlıklar gibi, tabloların da ikili bir yaşamları vardır: Bu yaşamlardan biri, tablonun resmi olan çehresini dışa vurur. Daha gizemli olanı ise, tablonun ikinci yaşamı, yani özel çehresidir. Bu özel çehreyi keşfetmemiz, uzun bir çaba sonucu mümkün olabilir.”

                                               * * * * *

“İlk araştırma laboratuarının Berlin’de kurulduğu sırada, 1895’te Roentgen, Münih’te kendi adını taşıyan ışınları keşfetmişti. Bu ışınlardan bugüne kadar, sık sık x ışınları olarak söz edilmişti. İlk denemeler, bu radyasyonun ışık geçirmeyen insan bedeni üstünde etkili olunca, yaygın bir ün kazandı.”

                                               * * * * *

“Sergiler, bir yerden başka yere nakiller, savaşlar, merkezi ısıtma sistemleri (görünüşte daha az tehlikeli, gerçekte ise daha yıkıcı) sanat yapıtları üzerinde, giderilmesi zor yaralar açar.”

                                               * * * * *

“Demek ki, ünlü tabloların basım yoluyla çoğaltılmış örnekleri, zamanla birer nesne yerine geçiyorlar, resimle bizim algı yeteneğimiz arasına her zaman çekilmiş görünen sıradan bir örtü oluşturuyorlar.”


                                               * * * * *

“İfade biçimini belirleme kaygısı, ressamı yönlendirebilir, boyayı düz kullanmasında etkili olabilir ya da resimdeki kişilerin psikolojik yapılarını göstermek için, küçük bir fırça yardımıyla, kimi yerleri beyazla kapatabilir. Jérôme Bosch’un kullandığı bu teknik, onun figürlerine bu nedenle gerilimli bir hava katar.”

                                               * * * * *

“Bir büyük sanatçının mesleğindeki ve anlatım biçimindeki gelişmeleri, onun peyzajlarından çok, figürlü resimlerinde izlemek daha kolaydır.”

                                               * * * * *

“Duvar resimleri (fresk) göz önüne alınmazsa, Antik dönemden günümüze resim olarak pek az yapıt kalmıştır. Duvar resimlerinin ise taşınması, yerlerinin değiştirilmesi oldukça güçtür. Bu tür eserler daha çok, kazı yapılan yerlerde, bulundukları mekânlarda korunabilirler. Öyle olunca da, halk tarafından görülemezler, sehpa resmi gibi her yere götürülüp sergilenemezler.”

                                               * * * * *

“Radyasyon filmleri, kullanılan bu malzemenin varlığını açık biçimde ortaya çıkarmaktadır. Elde edilen görüntüler, yapıtın taslak halindeki görünümüyle, bitmiş durumu arasında büyük farklar bulunduğunu açıklıkla belgeliyor. Bu radyografik filmlerin yorumu, şaşırtıcı sonuçlara götürecektir bizi. Taslak aşamasındaki yapıtla, tamamlanmış yapıt arasındaki bu farklar, ressamın anlatımındaki gelişimi izlememize olanak verir.”

                                               * * * * *

Başyapıtların çevre koşullarından ötürü uğradığı zararlar kitabın temel konularından birini teşkil ediyor. Günlük yaşamımızda pek de önemsemediğimiz nem, toz gibi unsurlar özellikle uzun vadede tabloya epey zarar verebiliyor. Bu zararları ortadan kaldırmak ya da en azında bir kısmını giderebilmek için yapılan restorasyon çalışmaları ise kitapta kapsamlı bir şekilde yer almış. 

“Darbe, bulunduğu yerden düşme, savaşların yol açtığı bozulma, yangınlar, su baskınları, yersiz bir gayretkeşlik ya da insanlardan gelen çılgın saldırılar… Görünüşte çok ciddi zararlara yol açan bu olaylar, eğer tablonun bütünü için söz konusu değilse, zararları gidermek oldukça kolaydır.”


                                               * * * * *

“Resmin en büyük düşmanı, ebetteki merkezi ısıtma sistemidir; zira merkezi ısıtma, en soğuk mevsimlerde zaten çok kuru olan havayı aşırı derecede kurutur. Atmosferin bu yoğun kuruması, daha çok da evlerde ve kimi müzelerde söz konusu olmaktadır. Günümüzde can sıkıcı bir durumdur bu.”

                                               * * * * *

“Ahşap panoya göre daha dayanıksız olan tuval resimlerini sağlamlaştırmak kolaydır. Eskiyen ya da yıpranan resmi, başka bir tuval üzerine yapıştırmak ya da dayanıklı duruma getirmek için ikili tuval kullanmak, sık rastlanan bir işlemdir.”

                                               * * * * *

“Radyografi sonucu elde edilen görüntü, ahşabın cinsini saptamamızı, parazitlerin (tahtakurdu) yol açtığı hasarı ölçmemizi sağlar. Bu parazitler, evimizdeki herhangi bir ahşap mobilyaya zarar verdikleri gibi, Rembrandt’ın ya da Antonello de Messine’in başyapıt düzeyindeki bir resmi için de zararlı olabilir.”

                                               * * * * *

Kitaptaki temel konulardan diğeri ise gerçek tablo ile sahtesini ayırt etmek üzere yapılan çalışmalar. Ressamın kullandığı renkler, çizim ve boya tekniklerinin yanı sıra gelişen teknolojiyle birlikte değişen tablo inceleme yöntemleri tüm ayrıntılarıyla ele alınmış.

Kitabın bölümlere ayrılması ve fotoğraflarla desteklenmesi kitabı okumamı kolaylaştırdı. Aslında kitap epey teknik bilgi ve terim içermekte. Ancak çevirmenin sanat tarihçisi olması yerinde bir seçim olmuş. Özellikle akademik kitaplarda çevirinin aynı alanda uzmanlaşmış kişiler tarafından yapılmasının önemli olduğu kanısındayım. Çevirisini yaptığınız konuya hâkim değilseniz çeviri de pek tat vermiyor ve kitabın anlaşılması güçleşiyor.
Benim için biraz ayrıntılı ve teknik anlatımı fazla olan bir kitaptı. Ancak sanat tarihi, restorasyon, resim gibi alanlarda çalışmalarınız varsa kitabı okumanız gerekir kanısındayım. Çünkü bu branşlar için tam bir temel eser.

“Modern ressamlar, fabrikalarda üretilen hazır tuvaller kullanmaktadırlar. O nedenle, burada, başka ressamların yapıtları için zorunlu olan, tablonun ön hazırlığına ilişkin çalışmanın, sanatçıya özgü boyutlarını ölçmeyi gerektirecek bir durum söz konusu olmayacaktır. Modern dönemde ön hazırlık aşamasında ve tuval hazırlamada, standart uygulamalar yaygındır.”

                                               * * * * *

“Sanat yapıtı, bize iletmek istediği mesajdan önce, malzeme olarak anlam taşır. Bitirilmiş bir yapıt, kendine özgü bireyselliği, düşünce ve duyarlılığın yansıtır, onu üreten kişinin el becerisini açığa vurur. Fiziksel ve tinsel öğelerin uyumlu biçimde bir araya getirildiği bütünlüğü gösterir.”

                                               * * * * *

“Çağdaş tekniğin bize sağlamış olduğu yöntemleri yok saymak, hastasına bir tanı koymadan önce, kan sayımı, elektrokardiogram ya da radyografi aracılığıyla günümüzde hekimin yaptığını gereksiz görmek kadar usa aykırı bir şey olurdu. Kesin bir tanı etkili bir işlemi zorunlu kılar.”

                                               * * * * *

“Sanat yapıtlarının incelenmesine yönelik bilimsel yöntemler, bugüne kadar sürekli bir gelişme göstermiştir. Bunlar inceleme, ölçme, analiz ve tarihlendirme yöntemleri olarak dört grup altında toplanır.”

                                               * * * * *

“Belki de kültür dediğimiz şey birçok yöntemin bir arada kullanılmasından, birçok kişinin bir arada çalışmasından (tarihçi, şair ve bilim adamı) doğan sonuçlardır.”
                                    ▬    ▬      ▬
İlginizi Çekebilir:


Bu Haftaki Tercihleriniz

kitap performans ödevi

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BÜYÜLEYİCİ BAĞIRSAK (Giulia ENDERS)

ELA GÖZLÜ PARS CELİLE (Osman BALCIGİL)